“Suçlu” Sensin
Bu başlık rahatsız edici. Bilerek öyle. Çünkü insan, en çok rahatsız olduğu cümleyi genelde en çok kaçtığı yerden duyar. “Suçlu” sensin. Ama suç dediğim şey ahlaki bir mahkeme değil. Birinin sana yaptıkları değil. Başına gelenler hiç değil. Suç dediğim, anlam yükleme biçimin . İnsanları biz tanımlarız. Güçlüye güçlü, iyiye iyi, kötüye kötü deriz. Vefalı, vefasız, fedakâr, insafsız… Bunlar evrensel etiketler değil; kişisel sonuç raporlarıdır . Aynı insan, birinin hayatında “kurtarıcı”, diğerinin hikâyesinde “fail” olabilir. Çünkü kişi değişmezken, ihtiyaç değişir . Ve ihtiyaç değiştiğinde, anlam da değişir. Birine “kötü” dediğin yer, çoğu zaman onun kötülüğü değil; senin orada bir şey beklemiş olman dır. Birine “vefasız” dediğin yer, çoğu zaman onun vefasızlığı değil; senin borç yazmış olman dır. Kimseye açıkça söylenmeyen ama içten içe tutulan bir defter var: “Bana bunu yapmalıydın.” “Burada yanımda olmalıydın.” “Ben olsam böyle yapmazdım.” Ve sonra o def...