Alan Açmanın Hafifliği
On yıl boyunca hayatımda bana eşlik eden bir fincanım kırıldı bugün. Sevdiğim, alıştığım, elimden düşürmediğim… Normalde üzülmem gerekirdi belki ama tam tersi oldu; sanki içimden bir ağırlık kalktı. Yeniye yer açmak gibi bir hafiflik hissettim. Oysa çok sevdiğim bir fincandı. Ama anladım ki sevdiğin şey bile bazen gitmeli. Çünkü alan açmak cesaret istiyor, ama açınca fark ediyorsun ki aslında gerekiyormuş.
Bu sadece eşyalarda değil, insan ilişkilerinde de böyle. Gerektiğinde mesafe koymak, hatta bazen tamamen silmek şifa oluyor. Bir arkadaşım bir gün çok hoşuma giden bir cümle kurmuştu:
“İlişkim tamamlandı.”
İlişki bitti demek yerine. Ne kadar yerinde bir ifade! Çünkü hiçbir insan boşuna hayatımıza girmiyor. Kimisi kırarak, kimisi onararak, kimisi sadece yanında durarak bize bir şey katıyor. Ve bittiğinde onu öfkeyle değil, teşekkürle uğurlamak gerekiyor. Her zaman kolay olmuyor elbette. O an öfke duyuyoruz, kırılıyoruz. Ama zaman geçince, yıllar sonra bakınca gelişine de gidişine de şükrediyorsun.
Çünkü gerçekten hiç kimse boşuna çıkmıyor karşına.
Bazen de geri dönüyorlar. On yıl, yirmi yıl sonra hayatına yeniden dokunan dostlar, eski sevgililer, yarım kalmış bağlar… İşte o an, aslında senin için büyük bir sınav. İçinden ne hissettiğin çok önemli. İlk cümlesinde sıkıştıysan, daraldıysan hemen uzaklaş. Çünkü o ilişki tamamlanmıştır ve devamı sadece zarar getirir. Ama için huzurla dolduysa, bir aidiyet, bir rahatlama hissettiysen; o zaman tortu kalkmış, öz kalmış demektir.
Çünkü biz robot değiliz. Hatalarımız, duygularımız, kırılmalarımız var. Ve bağlar kolay kurulmaz. Alan açmak, bitirmek ya da yeniden kucaklamak cesaret ister. Ama hepsi, bizi kendimize biraz daha yaklaştırır.
Sonuç:
Bir fincan bile kırıldığında hayat dersi verir insana. Alan açmayı öğretir. İlişkiler de öyle… Tamamlandığında bırakmayı, gerekirse şükürle uğurlamayı, bazen de özüyle yeniden kucaklamayı bilmek gerek. Çünkü hayat, dolup boşalan fincanlar gibi… Ve her kırık, yeni bir yer açar bize. 🌿✨

Yorumlar
Yorum Gönder